No exact translation found for السلام الديني
Translate Turkish Arabic السلام الديني
Turkish
Arabic
related Results
-
tinsel (adj.)more ...
- more ...
- more ...
-
ruhsal (adj.)more ...
-
dinsel (adj.)more ...
-
ruhani (adj.)more ...
-
namaz (n.)more ...
-
diriltme (n.)more ...
-
ilahiyatçı (n.)more ...
-
hizmet (n.)more ...
- more ...
- more ...
-
dua (n.)more ...
-
memuriyet (n.)more ...
- more ...
- more ...
-
askerlik (n.)more ...
-
misyoner (n.)more ...
-
bölüntü (n.)more ...
- more ...
- more ...
- more ...
- more ...
-
selam (n.)more ...
-
sulh (n.)more ...
-
huzur (n.)more ...
-
emniyet (n.)more ...
-
selamet (n.)more ...
-
dolu (n.)more ...
-
sükun (n.)more ...
Examples
-
- Hoşça kal. - Dean.- مع السلامة. - دين؟
-
Elveda Denny.(مع السلامة، (ديني
-
Hoşçakal Dean.(مع السلامة (دين
-
-Başka çaremiz yoktu. -Çok ısrarcıydı.- سَأَدْعوك غداً. - نعم. مع السلامة، (دين).
-
Kral, şu son altı senedir Selahaddin ile barış halinde.الملك عقد إتفاقية سلام مع صلاح الدين منذ ست سنين
-
Islam bir barış dinidir. Bu insanlar kutsal Kur'an'a inanır. Pek çok hayal kırıklığı yaşanıyor.الإسلام هو دين السلام هؤلاء الناس دنسوا كلمات القران عندما استعملوا كلماته
-
Ama sadece Ya ' kub , içindeki bir dileği söylemişti . O , kendisine öğrettiğimizden ötürü bilgi sahibi idi ( bundan dolayı ' Allah ' ın takdirinden hiçbir şeyi sizden savamam ' demişti ) .ولما دخلوا من أبواب متفرقة كما أمرهم أبوهم ، ما كان ذلك ليدفع قضاء الله عنهم ، ولكن كان شفقة في نفس يعقوب عليهم أن تصيبهم العين ، وإن يعقوب لصاحب علمٍ عظيم بأمر دينه علَّمه الله له وحْيًا ، ولكن أكثر الناس لا يعلمون عواقب الأمور ودقائق الأشياء ، وما يعلمه يعقوب -عليه السلام- مِن أمر دينه .
-
Andolsun biz Lokman ' a , " Allah ' a şükret ! " diye hikmet verdik , kim şükrederse kendisi için şükreder ; kim nankörlük ederse Allah zengindir , ( onun şükrüne muhtaç değildir ) , övülmüştür ( hamde layıktır ) .ولقد أعطينا عبدًا صالحًا من عبادنا ( وهو لقمان ) الحكمة ، وهي الفقه في الدين وسلامة العقل والإصابة في القول ، وقلنا له : اشكر لله نِعَمَه عليك ، ومَن يشكر لربه فإنما يعود نَفْع ذلك عليه ، ومن جحد نِعَمَه فإن الله غني عن شكره ، غير محتاج إليه ، له الحمد والثناء على كل حال .
-
Babalarının kendilerine emrettiği yerden ( Mısır ' a ) girdiklerinde , ( bu , ) -Yakub ' un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah ' tan gelecek olan hiçbir şeyi ( gidermeyi ) sağlamadı . Gerçekten o , kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi .ولما دخلوا من أبواب متفرقة كما أمرهم أبوهم ، ما كان ذلك ليدفع قضاء الله عنهم ، ولكن كان شفقة في نفس يعقوب عليهم أن تصيبهم العين ، وإن يعقوب لصاحب علمٍ عظيم بأمر دينه علَّمه الله له وحْيًا ، ولكن أكثر الناس لا يعلمون عواقب الأمور ودقائق الأشياء ، وما يعلمه يعقوب -عليه السلام- مِن أمر دينه .
-
Kim şükrederse , artık o , kendi lehine şükreder . Kim inkar ederse , artık şüphesiz , ( Allah , ) Gani ( hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan ) dır , Hamiddir ( hamd yalnızca O ' na aittir ) .ولقد أعطينا عبدًا صالحًا من عبادنا ( وهو لقمان ) الحكمة ، وهي الفقه في الدين وسلامة العقل والإصابة في القول ، وقلنا له : اشكر لله نِعَمَه عليك ، ومَن يشكر لربه فإنما يعود نَفْع ذلك عليه ، ومن جحد نِعَمَه فإن الله غني عن شكره ، غير محتاج إليه ، له الحمد والثناء على كل حال .